Plesebo Aşklar

Radyodan öyle istediği türde değil de durumumuzu anlatırcasına karmaşık bir müzik, çaydanlığı tıkırtısı birazdan beni demleyeceksin unutma tıkırtısı yavaştan, buzdolabının içini masaya boşaltmaya çalışıyorum kulağım onda anlatmıyor. Sormuyorum ben de inat edip.Karşısına oturmadan anlatmayacak anlaşıldı. Oturuyorum , başlasın kaçacağım bir kulağım onda
- Gecenin nasıl olacağı, nasıl yaşanacağı daha gitmeye karar verirken, giderken belli olur ama sen inanmazsın öyle olacağına üstüne gidersin ama öyle olur değişmez sen ne kadar çaba göstersen de değişmez, değiştiremezsin.
Baktım hakikaten kötü geçmiş olmalıydı gecesi ve hayıflanıyordu yatsa uyusa gitmese sanki daha mutlu olacağını gitmeden biliyormuş, dediği gibi üstüne gitmiş gitmese olurmuş. Öyle bakıyor.

   - Gençliğimizde aşkla tanışmadan önce yaşadık. Adı aşktı  o zamanlar. Sonra aşık olduk, bir daha belki, belki bir defa daha. Aralarında yaşadık sonralarında, tam üstündeyken bitmek üzereyken, çıldırmışken, çözemiyorken gittiğin yolun seni nereye götürdüğünü anlamış olarak vazgeçmek için kendine tutunacak dal ararken el yordamıyla. Söylenen çok güzelliklerin, tutulan ellerin, bakılan gözlerin hepsinin güzel olduğu içinde sadece aşk olmadığından yüreğinin yaralarına ilaçsız sargılar olduğu, zamanı hani yaralarını iyi edecek ilaç olan zamanı beklerken kanamasın diye yaşarsın ya..
Gevezeliğim değil ama daha uyanıp ne anlattığını pek anlayamadığımdan :
Kalktım çayı demledim.
- Çayın fincan mı? Açık mı olsun ? sordum.

- Başlatma çayına lafın içine ettin. Neyse Fincan açık olsun dedi.  Fincanı hazırladım. Sustu . Geldim karşısına oturdum konuşmadı.Lafı iyice uzatacağız anladım.Radyo iyice azıtmıştı, başka daha sakin bir istasyon buldum, oturdum karşısına. Tabağıma biraz bir şeyler aldım. Hazırım dinlemeye diye baktım.

Yorumlar